ev kirası

ev kirası
квартирная плата

İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük. . 2005.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Смотреть что такое "ev kirası" в других словарях:

  • ev kirası — is. Kiralanan ev için ödenen para Bu sekiz liranın içinden hem ev kirası veriyorlar hem de para biriktiriyorlar. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hasılat Kirası — Kiraya verenin, bir bedel karşılığında, hasılat veren bir malın veya hakkın kullanımını kiracıya bıraktığı sözleşme; ürün kirası …   Hukuk Sözlüğü

  • ayak kirası — is. Ayak teri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • diş kirası — is., esk. 1) Sarayda, zengin konaklarında iftardan sonra konuklara verilen armağan veya para Ziyafet sofrasında yiyip içen bir sofra gibi diş kirasını da düşünür. R. Enis 2) Bir kimseye fazladan verilen para, armağan vb …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • maden kirası — is., huk. Maden işletilsin veya işletilmesin devlete verilen para …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • maden kirası — Maden işletilsin veya işletilmesin devlete verilen para …   Hukuk Sözlüğü

  • kira — is., Ar. kirāˀ 1) Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi, icar Eski kirayı yükseltiyorum, isterseniz gidin mahkemeye. Ç. Altan 2) Bu biçimde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak teri — is., tıp 1) Ayak parmakları arasından çıkan pis kokulu salgı 2) Hizmet için bir yere gönderilen kimseye verilen ücret, ayak kirası Hastayı iyi bulmak, aşağıda bekleyen hekimi, ayak teri verip savmak, çılgın bir arzu hâlinde birdenbire içine… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • GALLE — Mahsul geliri. Ekin, irat, gelir. * Akarât kirası. * Hammaliye kirası. * Susamak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • diş — is. 1) Çene kemiklerinin üstüne dizili, ısırıp koparmaya ve çiğnemeye yarayan sert, beyaz organlardan her biri 2) Çark, testere, tarak vb. çentikli şeylerdeki çıkıntıların her biri Çarkın dişleri tebessüm eder gibi tatlı bir ses çıkardı. S. F.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük


Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»